[Alıntı Başlangıcı]
Bursa'daki Yeşil Cami'ye insan ölçeğindeki küçük bir kapıdan girilir; küçücük bir hol, biraz önceki kent görünümünün ve yolun boyutlarından sonra hayranlık uyandıran, etkileyici boyutlara sahip bir ölçek değişikliğini size duyumsatır. Bir taraftan caminin görkemini duyumsarken, diğer taraftan da gözlerinizle mekanı ölçersiniz. Aydınlık, beyaz mermerden yapılmış büyük bir mekandasınız. Daha ötede buna benzer, aynı boyutlara sahip, yarı gölgelerle dolu ve birkaç basamak yükseltilmiş ikinci bir mekan bulunur, daha küçük bir mekan aracılığıyla yineleme; her iki yanda daha da küçük, yarı gölgeli iki mekan daha vardır; arkanızı döndüğünüzde küçücük ve tümüyle gölgeli iki mekana daha rastlarsınız.
Tam aydınlıktan karanlığa geçilerek yaratılan bir dizem. Küçücük kapılar, çok geniş açıklıklar. Buraya kendinizi kaptırıp gittiniz, alışılagelen ölçek duygusunu kaybettiniz. Işık ve hacimle oluşturulan duyumsal bir dizemle ve ustaca yaratılmış ölçülerle, kendi niteliği gereği size söylemek istediği şeyi söyleyen bir dünyanın egemenliği altına girdiniz. O ne heyecan, ne inançtır! Bu, devinimi yaratan istektir. Kullanılan araçlar düşüncelerin tümüdür. Sonuç; Yeşil Cami'de; Ayasofya'da ve Süleymaniye'de olduğu gibi dış, iç'in sonucudur.
Tam aydınlıktan karanlığa geçilerek yaratılan bir dizem. Küçücük kapılar, çok geniş açıklıklar. Buraya kendinizi kaptırıp gittiniz, alışılagelen ölçek duygusunu kaybettiniz. Işık ve hacimle oluşturulan duyumsal bir dizemle ve ustaca yaratılmış ölçülerle, kendi niteliği gereği size söylemek istediği şeyi söyleyen bir dünyanın egemenliği altına girdiniz. O ne heyecan, ne inançtır! Bu, devinimi yaratan istektir. Kullanılan araçlar düşüncelerin tümüdür. Sonuç; Yeşil Cami'de; Ayasofya'da ve Süleymaniye'de olduğu gibi dış, iç'in sonucudur.